Egolar devre dışı, şimdi doğru adımları atma zamanı

Metin Koç / www.canakkaleyorum.comTürkiye Futbol Federasyonu (TFF) dün yaptığı yazılı açıklamada Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ile karşılıklı anlaşılarak yolların ayrıldığını duyurdu. Karara gerekçe olarak, malum 'kebapçı baskını' olayının her iki tarafı yıpratma amacı taşıyan bir hal alması gösterildi. Fevkalade isabetli, bir o kadar da geç kalınmış bir karar! Esasında bu adımın; mide bulandıran prim olayları, takım içi ego savaşları ve kampta ne idüğü belirsiz kişilerin cirit atması sonucu Türk halkına zehir edilen Euro 2016 sonrasında atılması gerekirdi ya neyse...Peki sonrasında yaşananlara ne demeli? Kebapçı baskınına gelene kadar A Milli Takım'da o kadar rezalet yaşandı ki insan hangisinden başlayacağını şaşırıyor. Fatih Terim'in; Arda Turan, Selçuk İnan ve Burak Yılmaz'ın başını çektiği - ki bu listeye Gökhan Gönül, Caner Erkin, Hakan Balta gibi isimleri de dahil edebiliriz - futbolcu grubuyla iletişimini koparıp kadro dışı bıraktığında da TFF radikal kararlara imza atabilirdi. Ancak olmadı, kısmet bugüneymiş.Milli takım kaptanlığı gibi kutsal bir görevin hakkını veremeyip babası yaşındaki gazeteciyi uçakta dövmeye kalkışan Arda Turan milli takımı bıraktı. Türkiye Futbol Direktörlüğü gibi geniş yetkilere sahip bir unvana lâyık görülen ilk teknik adam olan Fatih Terim de damatlarıyla üçüncü sınıf mafyacılık oyunu oynamaya teşebbüs edince görevden uzaklaştırıldı. Yani kendilerini her şeyin, herkesin üstünde gören egolar kaybetti, Ay-Yıldız'lı forma kazandı.Şunu açıkça ifade edelim. Bu ülkede yetenek problemi yok. Futbolcularımız en büyük sorunu mental anlamda yaşıyor. Zira Avrupa'da olduğu gibi profesyonel bir yönlendirme yapılmıyor. Dünya çapında kabul gören bir futbolcu olmak için sadece kabiliyetli olmak yetmiyor. Sosyal yaşantınızdan tutun da dinlenmeye, beslenmeye kadar birçok kurala dikkat etmeniz gerekiyor. En önemlisi de öfke kontrolüne... Başımıza ne gelirse bir türlü dizginleyemediğimiz asabiyetimizden geliyor. Eğer Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo gibi dünya futboluna yön veren isimler, Türk futbolcular gibi haklarındaki her olumsuz haber sonrası birilerine saldırsaydı 1 yılda işledikleri cinayetleri saymaya yetişemezdik!Bir de Enes Ünal, Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder gibi çok genç yaşta A Milli Takım forması giyme başarısı gösteren geleceğin yıldızlarına bakalım. Üçü de yıllardır alışkın olduğumuz futbolcu profilinden tamamen farklı görüntüler çiziyor. Enes Ünal Bursaspor'da, Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder de Altınordu altyapılarında harika eğitimler aldı. İyi bir futbolcu olmanın ötesinde, sosyal ilişkilerinde başarılı, okumayı seven, kültür seviyeleri yüksek sporcular olarak yetiştirildi. Üçü de kendilerine harcanan emeklerin karşılığını genç yaşta hem Avrupa'ya transfer olup hem de A Milli formayı sırtlarına geçirip ziyadesiyle teslim etti.Sonuç itibariyle, Rusya'da düzenlenecek 2018 Dünya Kupası'na katılırız-katılamayız şu aşamada hiç önemli değil. Açık konuşmak gerekirse zaten kısa vadede bu pek mümkün görünmüyor. Bunun yerine ilk hedefimiz yeniden yapılanmak olmalı. Önümüzde Belçika örneği var. Geleceğe yatırım yapmanın mükafatını genç yaşta dünya devlerinde forma giyen genç futbolculara (Courtois, De Bruyne, Lukaku, Hazard, Batshuayi, Origi, Benteke, Carrasco, Tielemans) sahip olarak aldılar.Kim ne dersin, şu bir gerçek: Türk futbolunu başı her sıkıştığında çakma kabadayı kimliğine bürünüp tamamen duygu sömürüsü için "adamlık, vatan, bayrak, millet edebiyatının" arkasına sığınmayacak, futbolculuk yeteneklerinin yanına efendi kimlikleriyle entelektüel birikimlerini koyacak gençlerimiz, kısacası Enes'lerimiz, Çağlar'larımız, Cengiz'lerimiz kurtaracak.Niye mi? Tecrübeyle sabit de ondan!