Çanakkale Kent Konseyi’nden Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü açıklaması
Çanakkale Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Didem Gürdoğan, 25 Kasım 2024 Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Didem Gürdoğan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 1999 yılında Kadına Yönelik Şiddete yani kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarına karşı toplumda farkındalık ve duyarlılık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen gündür. BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etmiştir.
Bugünün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni ise 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen bir olaya dayanmaktadır. 25 Kasım 1960 tarihinde diktatörlüğe karşı mücadele ettikleri için diktatörlük tarafından üç kardeş boğazlanarak, dövülerek öldürüldüler. İşte bu olay tüm kadınlar için: Onur, kararlılık, cesaret ve özgürlüğün göstergesi olmuştur. Dominik Cumhuriyeti’nin Cibas bölgesinde dünyaya gelen ve Mirabal Kardeşler olarak bilinen Patria, Minevra ve Maria Teresa adında üç kadın sadece kendi ülkeleri olan Dominik Cumhuriyeti’ndeki kadınlar için değil dünyanın her yerinde ezilen, dışlanan, cinsel, ekonomik, psikolojik, fiziksel şiddet gören, sistematik olarak ayrımcılığa uğrayan, eril ve her türlü şiddete karşı adalet ve eşitliğin yerine getirilmesi uğruna mücadele veren tüm kadınlar ve insan hakları mücadelesi için birer sembol ve ilham kaynağı olarak ölümsüzleşmişlerdir.
Kadına yönelik şiddet, BM Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi tarafından “kadına, kadın olduğu için yöneltilen veya orantısız biçimde kadınları etkileyen şiddet” olarak tanımlamaktadır. Komite, ayrıca cinsiyete dayalı şiddetin kadınların erkeklerle eşit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarını ciddi şekilde engelleyen ayrımcılık biçimi olduğunuda ifade etmektedir. Kadına yönelik şiddet; ister kamusal alan ister özel alanda meydana gelsin kadınların fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine ve onurunun zedelenmesine yol açmaktadır. Ayrıca bu durum yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, fiziksel ve duygusal bütünlük hakkı gibi temel insan haklarının ihlal edilmesine yol açtığından dolayı da bir insan hakları meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır. BM tarafından farkındalık yaratmak için 2024 yılının teması, “Dünya Turuncusu: “Pekin +30’a Doğru: Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddete Son Vermek “olarak belirlenmiştir. Bu temadan da anlaşılıyor mesele şu ki; Bu dünyanın her ülkesinde ve bölgesinde kadınların, kız çocukların öldürülmesi artıyor. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin yaygınlığı ise; yaklaşık 736 milyon kadın ( üçte biri) hayatlarında en az bir kez fiziksel ve/veya cinsel yakın partner şiddetine, partner olmayan cinsel şiddete veya her ikisine birden maruz kalmıştır (15 yaş ve üzeri kadınların %30'u).Şiddete maruz kalan kadınların bir çoğunda depresyon, anksiyete bozuklukları, planlanmamış gebelikler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV gibi uzun süreli sonuçlarla karşılaşma olasılığı daha yüksek görülmektedir. Kadınlara yönelik şiddetin çoğunluğunda görülen şu ki; mevcut veya eski kocalar veya yakın partnerler tarafından işlenmektedir.15 yaş ve üzeri 640 milyondan fazla kadın (%26) yakın partner şiddetine maruz kaldığı görülmektedir. Kadın ve kız çocukları cinayetleri ise; 2022'de dünya çapında yaklaşık 48.800 kadın ve kız çocuklar yakın partnerleri veya diğer aile üyeleri tarafından öldürülüyor ve gün geçtikçe artmaktadır. Bu, ortalama olarak her saat beşten fazla kadın veya kızın kendi ailelerinden biri tarafından öldürüldüğü anlamına gelmektedir. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin risk faktörlerinde ise; Birden fazla ayrımcılığa maruz kalan kadınlar, şiddete uğrama riskine daha fazla maruz kalıyor ve bunun sonuçlarına karşı daha savunmasız oluyorlar. Bu gruplar arasında Ergen kızlara yönelik şiddet: yetişkin kadınlara göre yakın partner şiddetine maruz kalma riski daha yüksek olduğu görülmektedir. Bir diğer grup ise; Engelli kadınlar, engelli olmayan kadınlara kıyasla her türlü yakın partner şiddetine daha yüksek oranda maruz kaldıklarını bilinmektedir. Yakın zamanda yapılan bir inceleme, engellilik ile artan şiddet riski arasında güçlü bir bağ olduğunu doğrulamıştır. Son yürütülen bir çalışmalarda, engelli kadınların şiddete maruz kalma riskinin daha yüksek olduğunu ve düşük gelirli engelli kadınlar için riskin daha da yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Kız çocuklarına yönelik şiddette ise; erken yaşta evlilikte düşüş gösterilmiş olsada hala kız çocukların erken evliliği yoksul ve dışlanmış toplumlarda ilerleme göstermemektedir. Okullarda cinsiyete dayalı şiddet ise; Dünya çapındaki durum, 11-15 yaş aralığındaki her üç öğrenciden biri , son bir ayda en az bir kez okulda akranları tarafından zorbalığa uğratılıyor ve kız ve erkeklerin zorbalığa maruz kalma olasılığı eşitlik göstermektedir. Erkeklerin kızlara göre fiziksel zorbalığa maruz kalma olasılığı daha yüksekken, kızların psikolojik zorbalığa maruz kalma olasılığı daha yüksektir ve yüzlerinin veya vücutlarının görünümü nedeniyle erkeklerden daha sık alay konusu oldukları ve dışlandıkları bildirilmektedir. Kadına yönelik şiddetin bildirilmesi oranı da hala çok düşük seviyelerdedir.
Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise 2024 yılında şu ana dek 296 kadın öldürüldü. Çanakkale’de 2023 yılında 3 bin 598 kadına şiddet kaydı alındığı ilgili kurumlarca belirtilmiştir. 2024 yılında ilimizde kadın cinayeti ve kız çocuklarına karşı şiddet vakaları oldukça artmış durumda ve güvenli şehir olma konusunda ise artık bu alanlarda birçok çalışma yapılması gerekliliği görülmektedir. Bu kadın cinayetleri ve kız çocukların öldürülmesi artık durdurulmalı. Tüm ilgili kurumlar ve Sivil Toplum Örgütleri birlik ve paydaşlık içerisinde Çanakkale Kent Konseyi Kadın Meclisi kadına yönelik şiddete karşı toplumsal bilinci diri tutmak ve farkındalık sağlamak amacıyla çeşitli etkinliklerde, panel ve söyleşilerde, sosyal medyada, televizyon kanallarında, okullarda ve basında şiddete karşı seslerini duyuruyor ve taleplerini ifade etmektedir. Paydaşlarımız ve birlikte çalıştığımız topluluklar, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete nasıl son verileceğini hususunda; Kadınlara ve kızlara yönelik şiddeti sona erdirmenin en iyi yolunun, şiddetin kaynağı ve şiddet daha gerçekleşmeden önce onu önlemek olduğunu biliyoruz . Bu nedenle, erkeklerin ve erkek çocuklarının saygılı ilişkilere değer vermeleri için erken eğitim konusunda yerel yönetimlerimizde Çanakkale Belediye çalışanları ile toplumsal cinsiyete dayalı atölye çalışmları çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarıyla gerçekleştirilmektedir.
Kadınlara ve kızlara yönelik şiddetin cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizliğinden kaynaklandığını bilinmektedir. Bu nedenle ilgili kamu kurumlarıyla iş birliği içerisinde Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, ŞÖNİM, İl Sağlık Müdürlüğü, Baro Kadın Komisyonu ve Çocuk Komisyonuyla ortak çalışmalar ile davranış değişikliği yaklaşımlarını yönlendiriyor ve destekliyoruz; inançları, tutumları ve eylemleri eşit, güvenli ve sağlıklı ilişkilere doğru değiştirilmesi için gayret ediyoruz.
Şiddet mağdurlarının genellikle güvenlik, koruma ve iyileşme için temel hizmetlere erişimden yoksun olduğunu alanları tespit edilmektedir. Bu nedenle, ilgili kurumlarla ve yerel yönetimle çalışmalarımız mağdurların ihtiyaçları doğrultusunda temel hizmetlere erişimi ve kaliteyi iyileştirme ve uygulamaların geliştirilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Kadınlara ve kızlara yönelik cinsel taciz ve cinsel şiddetin her gün ülkemzde, şehrimizde, sokaklarımızda gerçekleştiğini bilmekteyiz. Bu nedenle, güvenli ve güçlendirici kamusal alanlar oluşturmak için yerel yönetimlerle ve yereldeki iligili kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa çalışmalar yapmaktayız.
Sözlerime son verirken Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN TÜRKİYE CUMHURİYETİ Kadınlarına ve Kız çocuklarına vermiş olduğu 17 Şubat 1926 da Türk Medeni Kanunun kabulu ile ileri düzeyde haklar tanıdı. Tek eşlilikten, miras, boşanma, şahitlik, kamusal alanda yer alma, okuma yazama ve eğitim, erken yaşta evlilikte kısıtlama, seçme ve seçilme birçok alanda haklar sağlamıştır.
ATATÜRK’ÜN sağlamış olduğu haklar yıllar sonrasında insan hakları sözleşmelerinin ve ülkelerin anayasalarında yer almıştır. Günümüz uluslararası sözleşmeler de kadın şiddetine karşı mücadele konusunda önemli haklar ve kanunlar Kadın ve Kız Çocuklarına Karşı Şiddeti ortadan kalkması açısından Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 6284 Sayılı Kanun uygulanması ülkemiz ve kadınlar için önemlidir.
Biz kadınlar “yalnız değiliz” hatta ve hatta birbirimizle dayanışmanın ötesindeyiz artık yan yanayız diz dizeyiz ve her birey de, tüm seslerin duyulduğu, tüm hakların görüldüğü tüm insanların eşit fırsatlardan yararlandığı eşit bir dünya elde etmek için harekete geçmelidir.”
Yorum Yazın