Orgeneral Ergin Saygun kimdir? Emekli Genelkurmay 2. Başkanı Ergin Saygun ne dedi?
Siyaset gündemine dair yorumları ile dikkatleri çeken Ergin Saygun izleyicilerin merak konusu oldu. Peki, Ergin Saygun kaç yaşında, nereli? Ergin Saygun hayatı ve biyografisi! Ergin Saygun kimdir?
Çarpıcı yorumları ve tespitleri ile katıldığı programlarda dikkatleri çeken Ergin Saygun hakkında araştırmalar yapılıyor. Ergin Saygun kimdir? Ergin Saygun kaç yaşında, nereli? Ergin Saygun hayatı ve biyografisi!
ERGİN SAYGUN KİMDİR?
1966 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1967 yılında Topçu Okulu'nu tamamladı. 1967-1976 yılları arasında Türk Kara Kuvvetleri bünyesinde çeşitli birliklerde batarya subaylığı, uçuş öğretmenliği ve Güney Kore'de irtibat subaylığı görevlerinde bulundu. 1978 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirdi. Kurmay subay olarak Genelkurmay Strateji ve Plan Dairesi'nde proje subaylığı, Kara Harp Akademisi'nde öğretim üyeliği Brüksel'de Türk askeri temsil heyeti başkanlığında Kara Plan Subaylığı, Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürlüğü, 6. Piyade Tümeni'nde Mekanize Piyade Tabur komutanlığı, 3. Kolordu ve 1. Ordu Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü, Kara Kuvvetleri Genel Sekreterliği ve Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığı yaptı.
1993 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede Belçika'nın Mons kentinde Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargahı'nda (SHAPE) Lojistik ve İntikaller Daire Başkanlığı ile 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı, 1997 yılında Tümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede Genelkurmay Strateji Daire Başkanlığı ile 4. Kolordu Komutan Yardımcısı ve 1. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı görevlerini yürüttü. 2001 yılında korgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede 3. Kolordu Komutanlığı ve ve Brüksel'de Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanlığı yaptı. 2005 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevine atandı. 2006 yılında Genelkurmay 2. Başkanlığına, 30 Ağustos 2008 tarihinde de 1. Ordu Komutanlığı'na atandı. 2009 yılında emekli oldu.
EMEKLİ GENELKURMAY 2. BAŞKANI ERGİN SAYGUN NE DEDİ?
Kıbrıs Barış Harekâtı, İstanbul Arel Üniversitesi'nde düzenlenen "50. Yılında Mutlu Barış Harekâtı" konulu sempozyumda siyasi, askeri ve sosyal gelişmeleri ile masaya yatırıldı. Kıbrıs Barış Harekatı'nda görev alan kilit isimlerin önemli bilgiler verdiği sempozyumda emekli Orgeneral Ergin Saygun, "Garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir" dedi.
Ergin Saygun, "Kıbrıs Cumhuriyeti nedir? 1959 - 60 anlaşmaları ile kurulan bir devlet malumunuz. Bu devlet, Rumların ve Yunanistan'ın öncelikli hedefi olan ENOSİS'i tıkadığı için Rumlar tarafından zaten başlangıçtan itibaren benimsenmemiştir. Durdurmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bugünkü yönetim, adadaki Türk toplumunu eşit hak ve özgürlüklere sahip bir entite yapı olduğunu reddeder. Türk toplumunu azınlık olarak görmekte ısrar eden bir siyasi yapıdır. Hala aynı şey devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti bu nedenle adanın tamamını temsil etmemektedir. Nitekim 1972 yılında Helsinki'de bir belge imzalandı. Bu belgeye zamanın başbakanı Süleyman Demirel, Kıbrıs'taki bu yönetimin adanın tamamını teşkil etmediği yolunda bir dipnot eklemiştir. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla da Birlemiş Milletler bir deklarasyon yayınlayarak adadaki tek yönetimin, 541 sayılı kararla, Rum yönetimi olduğunu maalesef vurgulamıştır. Bugüne kadar ki bütün gelişmeler göstermiştir ki adada iki toplumun bir arada yaşaması mümkün değildir. Burada bir enteresanlık var; mesela Filistin ve İsrail için iki ayrı devlet tezleri ısrarla savunanların buna Kıbrıs'ta karşı çıktıklarını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Rumların AB üyeliği uluslararası hukuka aykırıdır"
Konuşmasının devamında Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin Uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Saygun, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bir bütünleşmeye giremeyeceği kurucu anlaşmaların bir hükmüdür. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB üyeliği sadece bir ülke ile değil 27 ülke ile bir entegrasyonu yani bir bağlantıyı öngörmektedir. Kıbrıs daha bütünken bile garanti anlaşmasına göre Türkiye ve Yunanistan'ın üye olmadığı bir kuruluşa Kıbrıs Devleti üye olamaz hükmü hala geçerlidir. Bu nedenle Rumların Avrupa Birliği üyeliği uluslararası hukuka aykırıdır. Zaten hukuka uygun pek yaptıkları bir şey yok" dedi.
"Bugüne kadar yapılmış bir harekât değildir"
Konuşmasında Kıbrıs Barış Harekatı'na değinen emekli Orgeneral Ergin Saygun, düzenlenen harekatın dünya harp tarihinde bir ilk olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
"1974 yılında adada durum fevkalade vahim hale geldi. Darbe yapıldı. Türk kasabı lakaplı Nikos Sampson Cumhurbaşkanı seçildi. Başbakan Ecevit garantör anlaşmasının verdiği hakları uygun bir şekilde kullanmak için İngiltere'ye gitti. İngilizlerden istediği desteği alamayınca 20 Temmuz'da bu harekât yapıldı. Gerçekten bu harekât aynı anda ayrı yerlerde uçar birlik, hava indirme, kara harekâtı var. Kara harekâtını kimse bilmez. Mücahitlerin yürüttüğü uzun süreli vadeli harekatlar var baştan beri. Bugüne kadar yapılmış bir harekât değildir. Bundan sonrada yapılabileceğine de ihtimal vermiyorum."
"1958 yılından beri Rumlar Türklere soykırım uyguladılar" diyen emekli Orgeneral Ergin Saygun, "364 kişi şehit olmuş, 30 bin kişi evlerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Bir tanesi var ki semboldür. Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı tabibi Binbaşı Nihat İlhan, eşi, birisi 6 aylık, birisi 4 yaşında, birisi 6 yaşında üç çocuğuyla banyo küvetine sığınmışlar, kaçacak yer yok. Orada acımadan makinalı tabancayla taramışlar ve süngülemişler. Böyle bir gerçek varken siz hala garanti anlaşması kalksın diyebiliyorsanız buna diyebilecek hiçbir şey yok" şeklinde konuştu.
"Deniz üssü planı hayata geçirilmeli"
Saygun, "Barış Harekâtına rağmen Rum katliamları bitmemiştir. Muratağa'da en küçüğü 16 günlük, en büyüğü 95 yaşında Türkler yine acımasızca hem kurşuna dizilmişler hem de kesici aletlerle şehit edilmişlerdir. Onun için garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir. Uzun senelerden beri Magosa'nın kuzeyinde bir deniz üssü planları vardır. Bir türlü hayata geçirilmiyor. İnşallah en kısa zamanda geçer" ifadelerini kullandı.
"Türk toplumunun güvenliğinden ve bağımsızlığından vazgeçemeyiz"
Saygun, sözlerini söyle sürdürdü:
"Sonuç olarak bizim Kıbrıs'ta vazgeçemeyeceğimiz; Türk toplumunun güvenliği, siyasi eşitliği yani bağımsızlığıdır. Önce İngilizler ardından ve özellikle Rum ve Yunanların bütün baskı ve eziyetlerine rağmen Kıbrıs Türk'ünün, dilini, dinini ve benliğini koruyabilmek için sonuna kadar fedakârca ve kahramanca savaşması bu durumdaki bütün toplumlara örnek olacak bir davranıştır. Bugün maalesef bu dirençten bazılarının vazgeçtiğini, AB imkanlarından yararlanabilmek gerekçesi ile Rum pasaportuna başvurduklarını duyduk. Bu özellikle de şimdi yaşayan nüfusun babaları dedelerine karşı Rauf Danktaş'a, doktor Küçük'e karşı, bütün o mücahitlere karşı yapılabilecek çok büyük bir saygısızlıktır."
Yorum Yazın