Turan’dan Kılıçdaroğlu’na hodri meydan: “İstediği gün, istediği televizyonda bir araya gelelim”

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözlerine, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında yanıt veren AK Parti’li Turan şöyle konuştu:
Sayın Kılıçdaroğlu hayatının en kötü esprisini yaptı. ‘Sayın Erdoğan benden korkuyor’ dedi. Neymiş? Sayın Erdoğan ile Sayın Kılıçdaroğlu televizyon karşısında tartışacaklarmış. Sayın Erdoğan çocuk yaşından itibaren gençlik kolları üyeliği, gençlik kolları başkanlığı, il başkanlığı, belediye başkanlığı, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, demokrasiyle beraber şeffaf bir yaşam sürerek Türkiye’de seçilmiş en kıymetli insanlardan bir tanesi oldu. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu bir gece kaset operasyonuyla CHP gibi tarihi bir partinin başına geçerek genel başkanı oldu. 

“KONU KORKMAK DEĞİL, DENKLİK MESELESİDİR!”

Ne işi var sayın Erdoğan’ın operasyonla genel başkan olmuş bir kişiyle? Konu korkmak değil, denklik meselesidir! Türkiye’yi dört kat büyüten bir liderin, ‘Biz, vergileri uyuşturucudan alarak artıracağız diyen bir adamla ne işi var Sayın Erdoğan’ın? ‘10 milyon işsiz var, 50 bin muhtar var. Her muhtara 1 özel kalemle işsizliği bitireceğiz’ gayri ciddiyetinde olan bir kişiyle, Türkiye’yi büyüten, dünyadaki tüm önemli konularda tavır alan bir kişinin beraber ne işi var televizyonda? Sayın Erdoğan, ‘hem darbe yapılır ve altında kalınır’ teorisini yerle bir ederek 15 Temmuz kahramanı oldu. Sayın Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz akşamı kaçacak yer aradı. Televizyonun karşısında kahve içerek darbeyi izledi. Darbenin durdurulmasında en büyük paya sahip olan kişiyle, darbeden kaçan korkan bir kişinin televizyonda karşılıklı olarak ne işi var? 

“İSTEDİĞİ GÜN, İSTEDİĞİ TELEVİZYONDA, HATTA CHP’NİN GENEL MERKEZİNDE BİR ARAYA GELELİM”

Sayın Kılıçdaroğlu istiyorsa, ben hazırım. İstediği gün, istediği televizyonda, hatta istiyorsa CHP’nin genel merkezinde bir araya gelelim ve soralım Kılıçdaroğlu’na; Hala Partinizdeki tacize, tecavüze sessiz kalacak mısınız? Hala ‘PYD komşumuz olsun, PYD terör örgütü değildir’ diyor musunuz? Denizli milletvekilinize neden sahip çıkmadınız, neden istifa ettirdiniz? ‘Atatürk demem, Mustafa Kemal derim’ diyen il başkanlarına sahip çıkmaya devam edecek misiniz gibi birçok soruyu sormayı planlıyorum. Bu üslubun üslup olmadığını, bu tarzın tarz olmadığını Türkiye’nin 90 yıllık bir partisine, bir ana muhalefet liderine yakışmadığını ifade ediyor, kendisini tekrar daha sağduyulu, daha milletini, birliğini, beraberliğimizi anlayan, pekiştiren bir dile davet ediyorum.”