Alper Şener, Çanakkale’de artan koronavirüs tablosunu değerlendirdi
Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan illere göre haftalık vaka haritasında yüksek risk grubu olan turuncu kategoride yer alan Çanakkale, çok yüksek risk grubu olan kırmızı kategoriye geçti. Yapılan bütün ikazlara rağmen vatandaşların kalabalık alanlarda çoğu zaman maske ve mesafe kurallarını hiçe saydığı gözlendi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Virüse ait faktörler var. Varyant virüs daha yaygın görüldüğü için bunu ona bağlıyoruz. Bir diğer şey de tabii ki insan davranışları ve insan hareketlerinin bir türlü önlenememesi” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın Covid-19 verilerinin dün akşam paylaşılmasının ardından Çanakkale’nin yüksek risk grubundan, çok yüksek riskli gruba geçtiği görüldü. Vaka sayılarının artmasını hem varyant virüsün güçlü olduğuna hem de insan faktörüne bağlı olduğuna dikkat çeken ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Çanakkale artış olan iller arasında ilk 3 içerisinde. Türkiye’nin geneliyle kıyasladığımız zaman bu artış normal. Çünkü, ülkenin genelinde de artık 58 vilayetin 4’te 3’ü kırmızı kategoriye geldi. Aslında bunun neden ve sonuçları aşağı yukarı belli. Virüse ait faktörler var. Varyant virüs daha yaygın görüldüğü için bunu ona bağlıyoruz. Bir diğer şey de tabii ki insan davranışları ve insan hareketlerinin bir türlü önlenememesi. Teknik olarak baktığımızda aslında Türkiye’nin geneli ve Çanakkale dahil olmak üzere, kontrollü normalleşme ve kontrollü kapanma arasında gidip, geliyoruz. Bu çok sağlıklı bir süreç olmadığını gösteriyor. Hep aynı şeyler üzerinde duruyoruz. İstisnalar genel kaideleri bozmaz prensibiyle hareket ettik bu zamana kadar ama gördüğümüz istisnai durumlar ciddi anlamda vaka yükü ve sayısı anlamında artışa katkısı bulunuyor” dedi.
“Çift maske kullanmamız gerekiyor”
İnsanların kurallara uyması ve gerekmedikçe dışarı çıkmamasını belirten Prof. Dr. Alper Şener, “Bundan sonraki süreçte neler yapmak lazım? Birey ve toplumsal olarak aynı sorumluluğu hissederek, hafta içi serbestlik olsa dahil olabildiğince dışarı çıkmamak lazım. Dışarıda geçirdiğimiz süreyi minimum da tutmak lazım. Toplu taşıma kullandığınız zaman mutlaka çift maske kullanmanız lazım. Toplu taşımalarda olabildiğince kalabalıklaşmayı önleyici çözümler üretilmesi gerekiyor; yolcu sayısının kısıtlanması, ek seferlerin koyulması gibi” diye konuştu.
“Kesinlikle ev ziyaretleri yapılmamalı”
Türkiye’de dolaşan varyant virüsün aşırı derecede bulaşıcı olduğunu ve insanların kendilerini koruması gerektiği söyleyen Prof. Dr. Şener, “Ev ziyaretlerinin artık kesinlikle yapılmaması lazım. Şuna ciddi anlamda şahit oluyoruz. Eline, manava ve bakkala gider gibi poşet alıp, ev ziyaretlerine gidenler var. Evde 4-5 kişiden fazla toplanmamanız lazım. Çünkü, virüsün kişiden kişiye bulaşma öykülerine baktığımızda ‘Kapı aralığından sadece bir evrak bıraktım, maskesiz 1 dakika görüştük’ diye öykü veren hastalarımız var. Dolayısıyla Türkiye’de şuanda dolaşan varyant virüs, aşırı derece bulaşıcı ve kendimizi korumamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Şehirlerarası kısıtlamaya öncü bir durum yok”
Ramazan ayı ve bayram zamanında şehirlerarası yolculuklarda artış beklenmesine rağmen ekstra bir kısıtlama getirilmesine de gerek olmadığına vurgulayan Şener, “Şehirlerarası kısıtlamalar için önümüzdeki 1,5-2 aylık periyotlara bakmamız lazım ama teknik olarak şuanda baktığımızda her ilin oranı aşağı yukarı aynı olduğuna göre, şehirlerarası kısıtlamaya öncü bir durum yok. Yani, düşük olan bir ilden yüksek olan bir ile seyahat dediğimiz tablo aslında söz konusu değil gibi görünüyor. Zaten hemen hemen Türkiye’nin tamamı kırmızı kategoride. Şırnak hariç, hasta oranı eşit olarak dağılmış görünüyor. Dolayısıyla şehirlerarası kısıtlamanın buna bir faydası olacağını düşünmüyorum. Öncelikle şehirlerin içerisinde kontrol etmek lazım virüsü, eğer kontrol edecek duruma gelemeyecek ise genel yasak ve kapatmalar gibi tablolar düşünülebilir” dedi.
“Olabildiğince ibadetlerimizi evde yapmamız gerekiyor”
Ramazan ayında teravih namazlarının serbest olmasına rağmen, olabildiğince ibadetlerin evde yapılması gerektiğine belirten Şener, “Ramazan ayında ibadet ile ilgili bazı istisnai durumlar olacaktır. Özellikle teravih namazlarının serbest bırakılması gibi bir durum var ama bunun serbest bırakılmasını şöyle algılamamak lazım; ‘Gidin, ibadetinizi orada yapın’ gibi algılamamak lazım. O dönemlerde de yine bulaşıcılığın devam edeceğini bilmemiz gerekiyor. Olabildiğince ibadetlerimizi de evde yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
“Toplu iftar ve sahur yasak ama ailelere bir araya gelip organizasyon yapıyor”
Geçtiğimiz yıl Ramazan ayında vatandaşların evlerde toplanarak iftar ve sahur programları yaptıklarını, bunların da bulaşı riskini arttırdığını kaydeden Şener, “Toplu iftar ve aktiviteler zaten yasaklandı ama bunu ev içi birleşme yani birden çok evin birleşmesi durumuna çevirmememiz lazım. Geçtiğimiz dönemde bunlara şahit olduk. Toplu iftar ve sahur yasak ama 3- 5 aile bu sefer yine bir araya gelip, sahur ve iftar organizasyonu yapıyor, bu da tehlikeli bir durum” dedi.
“60 günlük periyot çok tehlikeli ve önemli”
Virüsle mücadele konusunda son 2 aylık sürecin çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şener, “Önümüzdeki 60 günlük periyot çok tehlikeli ve önemli. Çünkü, olgu sayısı bu hızla devam edecek olursa, beklenmeyen ya da önlenemeyen ölüm sayısı çok ciddi oranda artacaktır. Hastanelerde ciddi oranda yatak sayısı baş gösterecektir, yoğun bakımda yer sayısı baş gösterecek, sağlık personelinin maddi ve manevi tükenmişliği baş gösterecek ve dolayısıyla hizmet aksayacaktır. Vatandaşlarımızdan 60 günlük bir periyotta özveri bekliyoruz. Bu özveri sürecinde de ne yapmamız gerekiyor? Aşılamalarımızı yaygınlaştırıp, uygulamamız lazım. Eğer hep birlikte bu işe inanırsak, bütün önlemlere harfiyen uyarsak mutlaka bu virüsün dağılım hızını kesmiş olacağız. Çünkü, önümüzde çok güzel örnekler var. Mesela, İngiltere örneği var. Kasım ayında her taraf kırmızı iken şuanda neredeyse artık her yerde maskesiz ve mesafesiz periyoduna varan devam eden bir mücadeleyi başarılı bir şekilde tamamladı İngiltere. Önümüze güzel bir örnek olabilir. Bence, şiarımızın bu olması lazım” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan haftalık Covid-19 verilerine göre Çanakkale’deki korona virüs artış tablosu şu şekilde; 8-14 Şubat 37,61, 15-21 Şubat 43,76, 20-26 Şubat 81,51, 27 Şubat- 5 Mart 107,29, 6-12 Mart 149,76, 13-19 Mart 202,75 ve 20-27 Mart 348,81 olarak belirtildi.
Kaynak: İHA
Yorum Yazın