CHP’li Güneşhan: “Türkiye’de eğitim herkesin umudunu kaybettiği bir alan haline geldi”
CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, eğitim sisteminin içinde bulunduğu duruma ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
CHP’li Güneşhan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“AKP iktidarlarının, ülkemizin her alanında yarattığı tahribat artarak devam ediyor. Bunun en önemli örneklerinden biri ise maalesef eğitim. Her bakan değişikliğinde sistemin değiştiği, “milli” sıfatının törpülendiği ve yapboz tahtasına dönen eğitim, öğretmeninden öğrencisine, okul hizmetlisinden velilerine herkesin umudunu kaybettiği bir alan haline geldi.
“DİN TEMELLİ EĞİTİM DAYATMASI YAPAN BU PROJE KABUL EDİLEMEZ”
Kendi iktidarını kültürel anlamda sağlayamadığını her fırsatta dile getiren iktidar temsilcileri, son noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerleriyle çatışmaktan geri durmamakta.
Karma eğitim karşıtlığını açıkça dile getirmekte beis görmeyen Milli Eğitim Bakanı, ÇEDES ismiyle anılan Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ne sahip çıkmaktan geri durmuyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi eğitiminin ötesinde, din temelli bir eğitim dayatması yapan bu proje kabul edilemez. Milli Eğitim Bakanı, bakanlığının bu kadar sorunu varken bıraksın bu işleri, asli sorunların çözümüyle ilgilensin. Beyaz önlükle kapatamayacağı sorunları bir an önce çözüme kavuştursun.
“ÖZEL OKUL OLMASIN DEMİYORUZ, AMA DEVLET OKULLARI GERİLEMESİN DİYORUZ”
Bakın birkaç önemli örneği sizlerin aracılığıyla kamuoyunun takdirlerine sunmak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı örgün eğitim istatistikleri yayımlandı. Buna göre, 2013’te 7 bin 403 olan özel okul sayısı 2023’te 14 bin 179’a çıkmış. Bu okullardaki öğrenci sayısı da 10 yılda 1 milyona yakın artarak 698 binden 1 milyon 670 bine çıkmış. Özel okul öğrencilerinin oransal olarak da toplam öğrenciler içindeki payı artıyor. Yani devlet okullarındaki öğrenci sayısında bir gerileme söz konusu. Özel okul olmasın demiyoruz, ama devlet okulları gerilemesin diyoruz.
“EĞİTİM LAİKLEŞMEDEN SORUNLARI ÇÖZÜLEMEZ”
Eğitimin hızla özele kaydığını, sağlık gibi temel haklarda olduğu gibi, eğitimin de piyasalaştırıldığını, bunun için iktidarın özel bir çaba içerisinde olduğunu görüyoruz. Asıl olan eğitimin parasız ve Devlet tarafından verilmesidir. Ama maalesef gidiş ters yönde.
Devlet okullarında eğitimin siyasallaşmasıyla birlikte çocuklarının bilimsel, laik ve çağdaş bir eğitim almasını isteyen velilerin de özel okullara olan talebinin doğal olarak artması ekleniyor. Bugün karma eğitimin bile kaldırılmasına yönelik iktidar cenahından mesajlar verilmesi veliler üzerinde baskı oluşturuyor. Bu sorunun çözümü, eğitimin siyasallaşmadan kurtarılması, Milli eğitimin, iktidarın arka bahçesi olmaktan çıkarılması, bilimsel, laik, çağdaş eğitimin temel alınmasıdır. Eğitim laikleşmeden, sorunları çözülemez.
“TAŞIMALI EĞİTİMİN EN BÜYÜK MAĞDURU KIZ ÇOCUKLARIDIR”
İstatistiklerde bir diğer çarpıcı gösterge de taşımalı eğitimle ilgili. Biz taşımalı eğitimin yarattığı sorunları anlatıp bitirilmesi gerektiğini ifade ederken görüyoruz ki bir yılda taşımalı eğitim sistemi daha da büyümüş durumda. 2021-2022 döneminde taşınan ilkokul ve ortaokul öğrencisi sayısı 677 binken, geçtiğimiz dönem bu sayı 744 bin olmuş.
Taşımalı eğitim sisteminin en büyük mağduru, kız çocuklarıdır. Maalesef bu sistem, kız çocuklarımızın okula gönderilmemesi gibi sonuçlara yol açabiliyor. Çocukları köyden çok uzaktaki merkezlere taşımaktansa, Devlet o köylere gitmelidir. Taşımalı eğitim sistemi ancak ve ancak istisnai bir model olmalı. Ama maalesef AKP iktidarı bu sistemi eğitimin asli unsuru haline getiriyor. Köylerde bir okul olması, bir öğretmen olmasının yalnızca çocuklara değil, tüm köy için bir kazançtır. Ayrıca çocuklar taşınırken her yıl gerçekleşen birçok trafik kazasında da evlatlarımızı kaybediyoruz. İktidara çağrımız, taşımalı eğitim sistemini büyütmek yerine, bu sistemi kademeli olarak minimize etmesi ve eğitimde istisnai bir uygulama haline getirmesidir. Zaten atanamayan öğretmen sorunu söz konusu. Hem bunun çözümü hem de ülkemizdeki taşımalı eğitim sorununu geride bırakmak için her köye okul her okula öğretmen gerek.
“ÖĞRENCİLER ALDIKLARI EĞİTİMİ YETERLİ BULMUYOR”
Eğitimde sıkıntılar bitmiyor. Bir başka önemli örneğe daha hep birlikte bakalım. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerle birlikte lise öğrencileri aldıkları eğitimi yeterli bulmayıp üniversite sınavına daha verimli hazırlanacağı düşüncesiyle açık öğretim liselere geçiş yapıyor. Açık öğretim liselerine giden öğrenci sayısı geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında 1 milyon 566 bin 255’e ulaştı. Bu sayının 262 bin 365’ini 14-17 yaş grubu yani lise çağındaki öğrenciler oluşturuyor. Kimi öğrenciler ise eğitim masraflarını karşılayamıyor ya da aile ekonomisine katkı sağlamak amacıyla okulu “açığa” alıp çalışmaya mecbur kalıyor.
Daha ötesi kız çocuklarımız açık öğretim liselerine gönderiliyor. Açık öğretim liselerine giden 18 yaş altı öğrencilerin %50,2’sini kız çocukları oluşturmaktadır. Neden? Kimisi evlendiriliyor kimisine ev işleri yaptırılıp, çocuk baktırılıyor. Eli kalem tutması gereken kız çocuklarımız süpürge tutmaya, evlendirilmeye mecbur bırakılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre açık öğretim liselerine geçen öğrenci sayısı 2000’li yıllardan yani AKP’nin iktidara gelmesiyle içinde bulunduğumuz eğitim-öğretim yılına kadar oldukça artmış. Evet, bu veriler bize çocuklarımızın okulda olmadığını çok net gösteriyor, peki okulda değillerse neredeler?
Okulların fiziki yetersizliği, taşımalı eğitimde yaşananlar, birleştirilmiş sınıf uygulamaları, sosyal donatı alanlarının eksikliği, okulun kurslar ve etütlerle desteklenememesi ve bu yolla öğrenciler için çekim merkezi olmaması, bazı okullarımızda hâlâ elektrik, su, ısınma ve iletişimde eksiklikler bulunması, kalabalık sınıflar, branş öğretmenlerinin sayılarının azlığı ve daha benzeri çok sayıda sorun bir an önce çözülmelidir.
“ÖĞRETMENLERİMİZİN MUTLU OLMADIĞI BİR SİSTEMDE EĞİTİMİN İYİLEŞMESİ BEKLENEMEZ”
Öğretmenlerin yaşadıkları sorunlar özlük haklarından atama ve tayine, ders ücretlerinden araç gereç olanaksızlığına kadar geniş alandadır. Öğretmenlerimizin mutlu olmadığı bir sistemde eğitimin iyileşmesi beklenemez.
“SORUNLAR HALININ ALTINA SÜPÜRÜLEMEZ HALE GELDİ”
Hayat pahalılığı eğitim öğretimi vurmakta, veliler ve öğrenciler büyük sıkıntılar yaşamakta. Okul kıyafetleri, kırtasiye malzemeleri, ders kitapları ve okula ulaşım gibi temel ihtiyaçları karşılamak ailelerin bütçesini ciddi şekilde etkilemekte. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılına kıyasla okul kıyafeti 800 TL’den 1550 TL’ye, sırt çantası 229 TL’den 445 TL’ye, defter ise 12 TL’den 42 TL’ye yükseldi. Bir ilkokul öğrencisinin okula hazırlık için ortalama 11.000 TL harcaması gerekmekte. Ortaokul öğrencileri 13.000 TL, lise öğrencileri ise 14.000 TL’ye okula hazırlanabilmekte. Servis ücretleri %112, A4 kâğıt ücreti %157, pastel boya ücreti ise %148 artmış durumda.
Sadece okul malzemeleri değil, yiyecek içecek ücretleri de inanılmaz bir artış gösterdi. Meyve suyu ücretleri geçtiğimiz yıla oranla %100 artmışken, ayran %150, simit %100, köfte %515 arttı. Öğrencilerimizin sağlıklı beslenebilmesi bir yana karnını doyurabilmesi bile çok zorlaştı. Eğitim konusunda yaşanan sorunlara karşı ciddi önlemler alınması ve topyekûn bir çözüm için çalışılması gerektiği açıktır. Sorunlar halının altına süpürülemez duruma geldi.
“BUNA ALET OLMAYACAĞIZ”
Görüldüğü gibi eğitim AKP’nin gayri ciddi devlet yönetimine bırakılamayacak kadar önemli bir konu. Eğitim milli olmalıdır. Siyaset üstü ve uzun erimli planlanmalıdır. Oysa AKP, kendi istediği gibi bir gençlik hayalini gerçeğe dönüştürme çabasında. Biz buna alet olmayacağız. Çocuklarımızın, velilerimizin, öğretmenlerimizin haklarını savunmaya devam edeceğiz.”
Yorum Yazın