Metin Koç

Metin Koç

Mail: [email protected]

3-C sınıfından hallice meclis toplantısı ve ‘geri zekalı’ gafı

3-C sınıfından hallice meclis toplantısı ve ‘geri zekalı’ gafı

İlkokul günlerinizi hatırlayınız… Çocukça kavgalar, çocukça şakalaşmalar yaşanırdı. “Öğretmenim, Ali saçımı çekti”, “Öğretmenim, Mete kafama kalem tıraşını fırlattı”, “Öğretmenim, Ahmet beni ağlattı”, “Öğretmenim, konuştu diye tahtaya çarpı koydum ama Burak gelip sildi” gibi şikayetler olurdu sınıfta.

Çanakkale Belediyesi’nin son meclis toplantısında yaşanan ilkokul tadındaki tartışmaya tanıklık edince, benim de aklıma o günlerim geldi. Hem nasıl gelmesin ki? Allah aşkına şu yaşananlara bakın… Toplantıda söz alan Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Esra Yüksel, DSİ tarafından Sarıçay’da yapılacak ıslah çalışması ve üzerine inşa edilecek dördüncü taşıt köprüsü üzerinden belediye başkanı Ülgür Gökhan’ı eleştirdi ve belediyeyi sorumluluğunu yerine getirmemekle suçladı. Bir de sorunun çözümü için devreye girdiği gerekçesiyle AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’a teşekkür meselesi var tabii… Halbuki başkan Gökhan zaten toplantının başında Sarıçay’ın ıslahı ile dördüncü köprünün yapım sürecini ve DSİ ile her iki konuya ilişkin görüşmelerini belgeleriyle anlatıp, köprü projelerinin hazır olduğunu ancak DSİ’den ıslah çalışması yapılmadan harekete geçmemeleri gerektiği yönünde telkin aldıklarını belirtmişti. Sonrasında da hem ıslah çalışması hem de köprü yapımının yatırım programına alınmasına vesile olduğu için Bülent Turan’a teşekkür etmişti. Ayrıca AK Parti’li Turan’a başta kredi meselesi olmak üzere sağladığı tüm kolaylıklar için her zaman teşekkür etmekten çekinmediğini de dile getirmişti. Ancak başkanın bu açıklamaları Esra Yüksel’i tatmin etmemiş olacak ki üsteledikçe üsteledi. Kısacası, “işi yapamadınıza” ve “Bülent Turan’ın hakkını teslim etmedinize” getirdi. Ülgür Gökhan yine durumu özetledi, yine teşekkür etti. Esra Yüksel yine üsteledi. Bunun üzerine CHP grubunda gülüşmeler yaşandı. Sonrası ise hakikaten ibretlik. “Niye gülüyorsunuz? Geri zekalı konuşmuyor burada” diyen AK Parti’li Yüksel’in çıkışı, CHP grubunun gülmeyi sürdürmesi, başkan Gökhan’ın, “Siz onların güldüğüne bakmayın. Bana anlatın. Arkadaşlar gülmeyin” demesi, CHP Grup Başkanvekili Erdal Gezen’in adeta duyar kasarcasına, Esra Yüksel’e yönelik, “Meclisi azarlayamazsınız” çıkışı… Sizi bilmem ama, yaşananların hepsini üst üste koyunca benim gözümde 3-C sınıfı öğrencilerinin çocuksu kavgalarından başka bir şey canlanmıyor.

(Burada kısa bir virgül koyalım ve hatırlatalım… Geri zekalılar da konuşabilir. Mecazi anlamda da fiili anlamda da. Ülkemizde binlerce zihinsel engelli bireylerimiz var. Sebep her ne olursa olsun laf ağızdan çıkmadan önce iyice ölçüp, biçmekte yarar var.)

Niyetim, yaşananları alaya almak değil elbet. Ancak AK Parti Grubu’nun sırf bu olanlar nedeniyle bir sonraki toplantıya protesto amaçlı katılmayışı ve AK Parti’den açıklama üstüne açıklama yapılması beni şaşırttı açıkçası. Çünkü evvelinde belediye meclisinde çok daha sert tartışmalara tanıklık etmiştik. Evet AK Parti’nin açıklamalarında atıfta bulunduğu gibi daha önce mecliste Tülay Ömercioğlu vakası yaşanmıştı. Ülgür Gökhan da yerden göğe suçluydu. Ancak bu olay özelinde bu kadar büyütülecek bir mesele göremiyorum. Kaldı ki Başkan Gökhan defalarca gerekli izahatı yaptı, defalarca da Bülent Turan’a teşekkür etti. Sayın başkanın tek hatası, karşı tarafın sözünü sık sık kesmesi olabilir. Maalesef bunu sürekli yapıyor. Bırakın karşınızdaki konuşsun. Lafını bitirdiğinde siz de açıklamanızı yaparsınız. Bu yaşananlar bir sonraki toplantıyı boykot etmek için asla yeterli değildi. Kaldı ki belediye meclis toplantılarında şehrin en önemli sorunları masaya yatırılıyor, gündem maddeleri oylanıyor. “Her seferinde bizi halk seçti, bizi buraya halk gönderdi” diyorsunuz da toplantıyı boykot etmeden önce halka soruyor musunuz? Şehrin üst gelir mensupları olarak hepi topu ayda birkaç kez toplanıp, fakir fukara edebiyatı yapıyorsunuz. Sinirlerinize hakim olmanız, profesyonel davranmanız bu kadar zor olmasa gerek.

Yerinizde olsam ardıma bakar ve bu şehirde neyi değiştirdiğimi sorgulardım. Zira ben değişen hiçbir şey göremiyorum. Sıkışmış bir şehir, otopark sorunu zirve yapmış, cennet otoparkı ucube gibi senelerdir inşaat halinde duruyor, trafik berbat, şehrin neredeyse her köşesinden lağım kokuları yükseliyor, çarşıda insanlar park eden araçlardan kaldırımda yürüyemiyor, motorların, araçların gürültüleri insan seslerini bastırıyor, iskele meydanı her zaman felç, toplu taşıma zulüm, daha da sayabilirim. Bırakın partizanlığı, bırakın milletvekillerine yağ çekmeyi, Çanakkale’ye odaklanın. Ha eğer mevzu parmak kaldırıp, parmak indirmek ise onu herkes yapar!..

 

Yorum Yazın