Metin Koç

Metin Koç

Mail: [email protected]

Muharrem Erkek, çaycı, liyakat!

Muharrem Erkek, çaycı, liyakat!

Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek’in, çaycısı olarak görev yapan personeli, belediye şirketi olan Çanakkale Hizmet Grupları İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yönetim kurulu üyesi yaptığı haberini basından takip etmişsinizdir.

Çaycının belediye şirketinde yönetici olmasına yönelik tepkilere ise sayın Erkek’in cevabı şu şekilde olmuştu:

"Onların kişilik hakları var, onurları, aileleri var, liyakatleri var. Hepsi emekçi insanlar, çok uzun yıllardır bu belediyede çalışan insanlar. Bir tanesi size çay servisi yapan Mehmet Bey. Ona bir destek olalım istedik hayatında, ekonomik zorluklarda. Liyakatli insanların yanına bazen bazı emekçilerimizi de koyuyoruz."

Önce sayın Erkek’in açıklamasında yer verdiği ‘liyakat’ kelimesinin anlamına bakalım…

Layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik, yetenek anlamlarına geliyor liyakat.

Kamuda ya da özel sektörde işe alınacak veya bir göreve atanacak kişi, o alanda gerekli bilgi, tecrübe ve donanıma sahipse, liyakat ilkesinin gereği yerine getirilmiş olur.

Şayet bunun tam tersi bir durum mevcut ise orada liyakatten bahsetmek söz konusu değildir.

Tıpkı Çanakkale Belediye’sinin iştiraki olan şirketin yönetim kurulunda, belediye çaycısının görevlendirilmesi gibi!

Sakın buradan çaycı personeli küçümsediğim anlamı çıkarılmasın. Sadece esas uzmanlık alanı çaycılık olan bu beyefendinin, şirket yönetiminde yer almasını gerektirecek donanım ve tecrübeye sahip olmadığını söylüyorum.

Madem, Çanakkale Belediyesi’ne yıllardır çaycı olarak hizmet eden Mehmet Bey’e ekonomik anlamda destek olmak istiyordunuz, maaşına zam yapsaydınız o zaman. İlla şirket yönetimine mi almanız gerekiyordu? Kusura bakmayın ama böyle bir karara, böyle bir gerekçe sunmanın insanların aklıyla alay etmekten hiçbir farkı yok.

Evet, Türkiye ‘liyakat’ konusunda karnesi en zayıf ülkelerden biri kabul ediyorum. Özellikle kamuda “bu kadarına da pes” dediğimiz onlarca liyakatsizliğe tanık oluyoruz.

CHP Genel Başkan Yardımcılığı döneminde ‘liyakat’ kelimesini dilinden hiç düşürmeyen, “İktidara geldiğimizde liyakatsizliği bitireceğiz” vaadinde bulunan ancak eline geçen ilk fırsatta böylesi bir liyakatsizliğe imkan tanıyan Muharrem Erkek kendisiyle çeliştiğinin farkında değil mi? Yahut farkında da, insanların balık hafızalı olduğunu mu düşünüyor?

Sayın Erkek’in futbola olan ilgisini ve sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu bildiğim için, ütopik de olsa bir örnek verip, finalinde kendisine bir soru yönelteyim.

Beşiktaş’ın efsane malzemecisi Süreyya Soner’i bilirsiniz… 30 seneden fazla kulübe hizmet etmiş, adını siyah-beyazlıların efsaneleri arasına yazdırmıştır.

Şimdi Sayın Erkek…

Bir an için Beşiktaş’ın teknik direktörü olduğunuzu ve kulüp başkanının size şöyle bir teklifle geldiğini düşünün:

“Muharrem Hocam… Bizim malzemeci Süreyya’yı biliyorsunuz. Emekçi bir kardeşimizdir. Takımın üstünde emeği çoktur. Üstelik 30 yıldan beridir kulübe hizmet ediyor. Yarınki maçta Süreyya’yı oynatıp ona bir jest yapsak… Hem futbolcular gibi maç başı prim verip kendisine ekonomik destek sağlamış oluruz, ne dersiniz?”

Şöyle bir duraksayıp, içinizden “Başkan kesin benimle kafa buluyor” diye düşünürdünüz değil mi?

İşte sizinki de tam öyle oldu!..

Tüm okurlarımıza sağlıklı günler dilerim…

 

 

Yorum Yazın