Turan’a mı, Gökhan’a mı? Hangisine inanalım?
Ülke tarihimizin en büyük deprem felaketlerinden ikisini, üstelik aynı gün içinde yaşadık. Bugün itibariyle toplam can kaybımız 36 bini geçti. Yüzbinlerce yaralı, evsiz kalan milyonlarca vatandaş… Yok olan aileler, yetim kalan kundaktaki çocuklar… Büyük bir trajedinin ortasındayız. Kahramanmaraş merkezli tam 11 şehrimizdeki (dün Elazığ da eklendi) yıkım içimizi acıtıyor. Ne yediğimizden, ne içtiğimizden keyif alır haldeyiz. Neşemiz, keyfimiz yok. Enkazdan sağ çıkanlarla teselli buluyorduk ancak aradan geçen 10 günlük süreç itibariyle umutlarımız da yavaş yavaş tükenmeye başladı. Bazı bölgelerde kurtarma faaliyetlerine son verilip enkaz kaldırma çalışmalarına geçildi. Şüphesiz korkunç bir tabloyla karşı karşıyayız, şüphesiz çok öfkeliyiz, şüphesiz yıkılan binalarda sorumluluğu bulunan kişi ve kurumların en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz. Bir yandan da yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Tüm Türkiye tek yürek olduk. Hepimizin kalbi depremzedelerle birlikte atıyor. Bu yıkımın da altından elbet kalkacağız. Önemli olan gerekli dersleri alabilmek. 18 bin canımızı yitirdiğimiz 1999 depreminden sonra olduğu gibi yine kulağımızın üstüne yatarsak, kuralları-izinleri-denetimleri yine ahbap-çavuş ilişkileriyle kitabına uydurmaya çalışırsak, aynı akıbetleri yaşayıp, aynı döngünün içine girmemiz kaçınılmaz olur.
***
Gelelim memleketimize… Biliyorsunuz Çan ve Yenice ilçelerinden fay hattı geçen Çanakkale, 1. Derece Deprem Riski taşıyan şehirler arasında yer alıyor. Üstelik birçok uzman, 7,2 büyüklüğünde bir deprem üretmesi beklenen olası Marmara Depreminden en çok etkilenecek şehirlerden biri olarak Çanakkale’yi de gösteriyor.
Şimdi hal böyle iken size 1 gün arayla yapılan, iki farklı açıklamayı vereceğim. İkisinin de konusu aynı ama söylemleri gece ile gündüz kadar farklı. İlki AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın 14 Şubat tarihli açıklaması. Özetle şöyle diyor Turan:
“Ülke olarak deprem kuşağındayız. Çanakkale’miz de 1. derece deprem bölgesi. Böyle bir coğrafyada deprem gerçeğini asla unutamayız, unutmamalıyız. Özel sektörün çalışmaları, başta belediyemiz olmak üzere, tüm kurumlarımızın önceliği bu konu olmalı. Biliyoruz ki ilk iş kişide başlar. Bu nedenle depreme hazırlık konusunda bireysel gayretimiz de oldukça kıymetli. Tüm hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız kendi konutlarını, iş yerlerini, tüm yapılarını gözden geçirmeli. Binalarımızın depreme dayanıklı olması son derece önemli. Buna dikkat etmezsek, enkaz altında hem kendimiz hem de vicdanlarımız kalır.
Türkiye’nin bu konuda belki de en ihmalkâr şehri, maalesef Çanakkale. Kentsel dönüşüm deyince akla sadece ‘sosyal konutların’ gelmesi büyük yanlış. Şehrimizde Sayın Belediye Başkanının evinin de bulunduğu kordon boyu başta olmak üzere, yaklaşık 1000 sosyal konut ve birçok bölge acil çözüm bekliyor. Büyüklerimiz kordon boyunun nasıl doldurularak genişletildiğini iyi bilir. 2001 yılı Yapı Denetim Kanunu öncesi yapılmış tüm konutlar belediyemiz tarafından acilen risk analizine tabii tutulmalıdır. Eski şehir merkezi, kordon boyu, sosyal konutlar, Fevzipaşa, Atatürk, Barbaros Mahalleleri, Yalı, Troya Caddesi, Sanayi ve Yakın Çevresi, Sarıçay yakın çevresi, ikinci kordon gibi eski yapıların yoğun olduğu bölgelerin her birinde risk tespiti yapılmalı, zemin iyileştirmesi gereken alanlar, riskli tapulu yapılar acilen dönüşüme koyulmalı. Zemin etütçü, belediye, müteahhit ve yapı denetim iş birliği son derece önemli. Adeta seferberlik başlatılmalı. Bize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Hatta sürecin siyasi başarısı da belediyemizin olsun. Olmadı, dönüşümü yapan başkanımızın heykelini yeni binaların önüne dikelim; ama ne olur süreci bir an önce başlatalım. Yarın değil, hemen şimdi.”
***
Sırada Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın, belediyeye ait bir tesisin açılışında yaptığı 15 Şubat tarihli açıklaması var. Hemen aktarayım:
“Ülkemizde yaşanmış olan depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Ama ayrıca yerlerinden yurtlarından olan insanlarımıza da kolaylıklar diliyorum. Evi, işi, akrabayı, hatta çoluk çocuğu kaybetmek hiç kolay değil. Allah kimseye yaşatmasın. Onun için biz de hemen Çanakkale ile ilgili deprem öncesi yani inşaat safhasında ilave neler yapabiliriz, ne tedbirler alabiliriz konusundaki çalışmaların yanı sıra, depremden sonra kurtarma çalışmaları ile ilgili de birtakım projelerimizi hayata geçirmek için çalışmaya başladık.
Çanakkale bu bağlamda biraz daha şanslı. Çok fazla panik yapmamak lazım. Direkt kentimizin üzerinden geçen bir fay hattı yok ve biz 99'dan önce de ikinci derece deprem kuşağındaydık, zaten eski yapılarımızın dahi güvenilirliği var. 99'dan sonra yapılan yapılar da denetimli şekilde yapıldı. O bakımdan çok büyük sıkıntı yaşayacağımızı zannetmiyorum ama biz her şeye rağmen hem 99 öncesi yapılan yapı stoğumuzu kontrol edeceğiz, deprem risklerini kontrol edeceğiz ve yeni yapılanlarda da ilave tedbirler almak için, yeni teknolojilerin kullanımı için çaba göstereceğiz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Çanakkale Belediyesi İmar Müdürlüğü yapılarla ilgili, 99 depreminden sonraki yapılarla ilgili çok iyi denetim yapmıştır. Projeleri incelemiştir hatta bu konuda müteahhitler bizden şikayetçi olmuştur, gecikiyor projeler diye. Tam tersine biz hem projeler aşamasında hem inşaat aşamasında incelemeler yapıyoruz. Ayrıca, üniversite ile biliyorsunuz zemin araştırması yapmıştık. Çanakkale'nin zemin haritasını çıkartmıştık. O zemin haritasına göre, 2013 senesinden beri biz temel statiklerini jeoteknik mühendislerine imza şartı getirmiştik. Bu zorunluluk 2018'de yasalaştı. 2013'te aldığımız bu karar, 2018'de yasal hale geldi. Ama biz 2013'ten beri zeminle ilgili çalışmalardan sonra bu tedbirleri aldık, almaya da devam ediyoruz. Yine yapılan güçlendirmeler kontrol ediliyor. Bugüne kadar biz bunun bilincindeydik ama şimdi acaba eksiğimiz var mıdır diye araştırma noktasına geldik. Yapı stoklarımızı tek tek tespit edeceğiz ve Çanakkale'yi daha sağlam yapılara kavuşturmanın fırsatını yakalamış olacağız.
Sosyal Konutlar ile ilgili bizim zaten projemiz vardı. Sosyal Konutlar ile ilgili her şeyimiz hazır sadece bir yapım süreci var. Yapım süreci ile ilgili biliyorsunuz 5 katlı konutlar 3 kat ilavesi ile 8 kata geldi. Ama henüz müteahhit arkadaşlar orayla ilgilenmediler. Yeterli bulmadılar. Oradaki insanlar da ilave para vermek istemiyor. Biz şimdi bununla ilgili belediye bir şey yapabilir mi, belediye şirketleri kanalıyla bunun müteahhitliğini üstlenebilir mi gibi çalışmalara başladık. Biz oranın hepsini bir kerede değil belki ama peyderpey çalışmasını yapacağız. Bu arada yeni finansman modelleri ortaya çıkabilir. Onlardan da faydalanacağız. Bir an önce başlayacağız. Celal Atik Sokakla ilgili de çalışmalarımıza başladık. Devam ediyoruz. Sabah orayı da gezdim. Yıkım başlamış durumda.”
***
Çanakkale siyasetinin iki güçlü figürü Bülent Turan ve Ülgür Gökhan’ın Çanakkale özelindeki deprem değerlendirmeleri bu şekildeydi. Bir yanda kaybedilecek tek günümüz dahi olmadığını ve kentte acilen kentsel dönüşüm seferberliği başlatılması gerektiğini savunan Turan, öbür tarafta Çanakkaleliler olarak çok fazla deprem paniği yapmamamız yönünde telkinde bulunup, kentteki yapıların sağlamlığı, belediyenin sıkı denetimleri ve zemin araştırma çalışmalarıyla övünen Gökhan. İnsan hangisine inanacağını şaşırıyor açıkçası. Biz en iyisi konuyu uzmanlarından, yani bilim insanlarından dinlemeye devam edelim.
Hepinize sağlıklı günler dilerim…
Yorum Yazın