Metin Koç

Metin Koç

Mail: [email protected]

Ülgür Gökhan’ın yapamadığını, Bülent Turan yaptı

Ülgür Gökhan’ın yapamadığını, Bülent Turan yaptı

AK Parti Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, aracını durduran polislerle önce tartışıp, ardından da hakaret içerikli söylemlerde bulunması büyük tepki çekti. Yılmaz, bahse konu görüntülerin sosyal medyada yayınlanıp, basında yer bulmasının ardından gelen tepkiler üzerine özür diledi. Tıpkı geçtiğimiz Temmuz ayında aracının durdurulması sonucu, 40 derece sıcağın altında görevlerini yapmaya çalışan polislere sırf kendisini tanıyamadıkları için ağzına geleni söyleyip gaza basarak polis kontrolünü hiçe sayan CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın yaptığı gibi.  

Zeynep Gül Yılmaz’ın vatandaş nezdinde tepki çeken davranışının kendi partisinde de hoş karşılanmaması son derece önemliydi. AK Parti’de üç dönem Gaziantep Milletvekili olarak görev yapan Şamil Tayyar, Yılmaz’ın araç içerisinde yarım saat bekletilmesinin iyi niyetle bağdaşmadığını ancak milletvekilinin, polislere hakaret etmesinin de masum olmadığını belirtiyordu. Tayyar’ın bu paylaşımına sosyal medya hesabından alıntı yaparak destek veren AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan da, Yılmaz’ın söz konusu davranışının yanlışlığına dikkat çekiyordu. Öyle ki Turan, Yılmaz’ın gelen tepkiler üzerine özür dilemesinin ardından, “AKParti’li, vicdanları yaralayan bir şey yapmaz, yapmamalı. İnsanız, yaparsak da özür dilemeliyiz. Kasıt/kötü niyet/komplo da olsa bize düşen saygın duruşumuzu korumak olmalı” diyerek, aynı partide siyaset yaptığı Zeynep Gül Yılmaz’ı bu tip durumlarda daha dikkatli olması gerektiği yönünde uyarıyordu. Bence çok şık bir davranış. Yanlışın öznesi kendi partilisi olsa bile yanlışa yanlış diyebilmek çok kıymetli. Bu davranış, Türk siyasetinde pek görebildiğimiz türden değil maalesef. Örneğin, Zeynep Gül Yılmaz olayında AK Parti’ye yüklenen CHP’nin üst düzey yöneticileri, çok değil 1 ay önce aynı davranışı kendi partilileri olan İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan polislere karşı sergilediğinde sessiz kalmayı tercih etmişlerdi.

Turan’ın siyasi etik açısından son derece önemli olan bu yaklaşımı, CHP aleyhindeki davranışları gerekçe gösterilerek eşi partisinden ihraç edilen Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar’a destek amaçlı düzenlenen basın toplantısını getirdi aklıma. Toplantıda konuşan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, sırf yardımcısı ve partilisi olduğu için hayli tuhaf argümanlarla eşinin davranışı üzerinden savunmaya çalıştığı Rebiye Ünüvar’ın bu konularla ilgisi olmadığını, ortada eğer hatalı bir davranış varsa bunun Cengiz Ünüvar’ı bağladığını ifade etmişti. Üstelik toplantıya katılan isimlerden ne Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, ne İl Başkanı Metin Ümit Ural, ne de Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, bu yaşananların partilerine verdiği zarardan bahsetmemişti. Dile getirip, ardına sığındıkları tek bahane, Cengiz Ünüvar’ın genel merkez tarafından savunması istenmeden partiden ihraç edilmesi olmuştu. İşin aslının öyle olmadığı da kısa süre içerisinde ortaya çıkmıştı. Peki söz konusu toplantıda üzerinde durulması gereken mesele o muydu? Elbette değildi. İşlerine geldikleri gibi davranmışlardı sadece. 

Dönelim başa… Zeynep Gül Yılmaz meselesinde Bülent Turan da kendi partisinin milletvekilini korumak için işine geldiği gibi davranabilir miydi? Tabii ki davranabilirdi. Mersin Valiliği’nin yazılı açıklamasında belirttiği gibi görevli polislerin, milletvekili Yılmaz’ın kimliğini tespit ettikten sonra yarım saat araç içerisinde bekletip, mevzuata aykırı davrandıklarını dile getirebilirdi. Ama bunu tercih etmedi. Niye? Çünkü gerekçesi ne olursa olsun ortada bir hakaret yani suçsuzken suçlu pozisyonuna düşme durumu vardı. Üstelik ne diyordu Turan, “Kasıt/kötü niyet/komplo da olsa bize düşen saygın duruşumuzu korumak olmalı.” 

Neticeye gelecek olursak. İki farklı olay, iki deneyimli siyasetçi, iki farklı bakış açısı. Şimdi siz söyleyin, kimin açıklaması daha mantıklı?

Bana kalırsa; Ülgür Gökhan’ın dakikalarca konuşup yapamadığını, Bülent Turan tek cümleyle yaptı.
 

Yorum Yazın