Avrupa ülkelerine baktığınız zaman çoğu kavşakta trafik ışığı olmadığını görürsünüz. Bunun yerine ‘akıllı döner kavşak’ sistemi kullanılır. Çünkü sürücüler, kavşaklarda geçiş üstünlüğünün kimde olduğunu bilir. Dolayısıyla sistem kazasız, sorunsuz, tıkır tıkır işler. Türkiye’de ise değil akıllı döner kavşak, bu sistemin feriştahını da yapsanız sonuç elde edemezsiniz. Neden mi? Çünkü kavşakta kime sorsanız, ‘yol benim’ der! Hal böyle olunca kavşakların trafikteki en tehlikeli yerler haline dönüşmesine şaşmamalı. Bakınız Etili kavşağı… İki aracın çarpışmasıyla meydana gelen son kazada iki kişiye daha mezar oldu burası. Etili kavşağındaki bu kaçıncı kaza, bu ölenler kaçıncı insan hakikaten haddi hesabı yok! Demek ki burada ters giden, eksik olan bir şeyler var. Öyleyse çok basit birkaç soru sorayım… Etili kavşağına neden trafik ışık sistemi yapılmıyor? Yahut yapılması için daha kaç kazanın yaşanması, kaç insanın daha ölmesi gerekiyor? Yazının girişinde de bahsettim… Bırakın Çanakkale’yi, Türkiye’nin hangi şehrine giderseniz gidin, trafikte herkes ‘yol benim’ mantığıyla hareket ediyor. Kavşaklarda kim, kime yol vereceğini bilmiyor. Bilmek de istemiyor! Dolayısıyla bizim gibi trafik cahillerinin çoğunlukta olduğu bir coğrafyada insanların dilinden anlayacağı tek şey trafik ışıklarıdır. Hoş bazen kavşakta yeşil ışıkta geçtiğinizde dahi, kırmızı ışıkta son sürat geçen bir ayı oğlu ayının kurbanı olabiliyorsunuz bu ülkede. Yine de bir adım atılmalı ve buraya bir an önce trafik ışıkları kurulmalı. Yoksa Etili kavşağı, Çanakkale-Çan yolunun ‘Bermuda Şeytan Üçgeni’ olmayı sürdürür ve biz burada çok insanımızı daha kaybederiz. Ey sevgili yetkililer, karar sizin! Tüm okurlarımıza sağlıklı ve mutlu bir hafta geçirmelerini dilerim…